İnsanlar çok çabuk vazgeçiyor. İnsanlar çok kolay inanıyor. İnsanlar tez canlı olarak doğup yavaş yavaş umarsızlaşıyor...
Yeterince fazla insan her şeyi anladığını sanıp hayatından pek çabuk keyif alamamaya başlıyor. İşin komiği bu tip insanlara bir şey anlatamamak.
" Sen ne yaşadın ki, ne yaşamış olabilirsin ? "
Gerçekten haklı olduklarına mı inanıyorlar acaba ?
Bazen düşünüyorum da, herkes aynı hayatı yaşamıyor, herkes kendi hayatını dilediği ölçüde mahvediyor ve herkesin yaşadığı yoğunluk kaldırabildiği kadar tesir ediyor ama bazen yapamıyorum ve bazı sözleri kaldıramıyorum galiba...
Belki artık tahammül edemiyorum çıt kırıldım anlara. Belki katlanamıyorum en ufak "hayır"ı hayatını kaydıran ana çeviren zavallılara. Eh, belki de çok çabuk yaşlandım olmamdan çok daha evvel ve çok daha ciddi oldum mizahımın arkasında nefes alırken.
Saklandığım bu garip tünelden çıkmak için mücadele ederken ben, "Benim sorunlarım var!!" diye bağıra çağıra kafasını ve düşüncelerini uyuşturucu maddelerle boğan onlarca zavallıyı gördükçe sinirlerim laçkalaşıyor. Hiçbir halta yaramayan bu mahlukatların soluduğu havayı soluyor olmak ise canımı sıkıyor.
Tamam; sözcüklerim biraz ukala geliyor olabilir kulağa. Ancak kendini acındırmak için, dikkat çekmek için bu kadar çaba sarf ederken bu aşağılıklar biraz bu azmi, yaşamaya ve hayatın içinde kalma mücadelesine verseler belki şimdi; hemde şu an çok başka yerlerde olabilirlerdi. Tabi bunlar şu an varsayımlardan ibaret. Düşsel alemlerde yaşıyorum gibi görünüyor galiba bazen.
" Belki de ben bir RDM'yim buradaki çoğu andavallı gibi ama hiç sanmıyorum..."
04.03.2015
Günümüz dünyasında kendi Ütopyamı mı yaşıyorum ? Bu düşüncelerim gibi sevgimi de kendi halimde, kendi dünyamda mı yaşıyorum?
Nerelerden nerelere geçiyorum bazen ben de şaşıyorum. Bir an geliyor her şey bulanıklaşıyor ve düşüncelerim karmaşıklıyor bendimi. Mesela bu son iki kelime ile ne ifade etmek istedim acaba ben de çok merak ediyorum. Ben deli miyim? Neyse...
İşin aslı galiba her geçen gün biraz daha bunalıyorum buralarda. Her geçen gün biraz daha sırtımdan vuruluyorum. Yakınımda dediğim insanlar dahi çıkar uğruna gözünü kırpmadan satabiliyorken insanları daralmış bu küçücük yaşam alanım biraz daha daralıyor bu olanlar ve olacaklarla.
Yine de eninde sonunda davet eder buluyorum zihnime tilkileri kendimi. Dedim ya hani, kendi sevgimi de kendi kendime yaşıyorum diye. Gerçekten öyle mi? Eğer öyleyse beni bu satırda düşüncelerimle yalnız bırak ve buraya geri dönme.
Çünkü kendimi daha fazla dökeceğim ileride ve daha fazla açılacağım ve hislerimde ve düşüncelerimde yalnız kaldıkça kapanacağım bir şekilde. Sakın ola beni yanlış anlamayın; sadece tek istediğim herkesin hiçbir şeyi gizlemeden yaşaması galiba. Dürüst olmak. Dürüst olalım ki ben yalnızlığımı doğru kanalize edebileyim ve o karanlık tünelin çok derinlerine gitmeden sıyrılabileyim.
Elbette bir kelime bazen bizi güneşli, yemyeşil bir ortama, hafif serinletici meltemlerin estiği nadide bahara kopup götürebilir. Ama bunu zorundaymış gibi yapmak da bir o kadar kurşun etkisidir sırtta hissedilecek olan.
İşte bu yüzden şu an bu zırvaları okuduktan sonra bir virgül koy her şeye bir süre için ve kapat her şeyi.
Tekrar kapıları açabileceğin sihirli sözcükleri düşün ve söyle...
"Duygu ve biraz uyku...
Bütün isteğim aslında benliğimizde huzurdu.."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder