Zamanın nasıl geçtiğini unutturabilen
insanları bulmak çok zor olsa gerek, özellikle de seni baştan aşağı
kilitleyebilecek bir etkisi varsa üzerinde o anın keyfini anlatamazsın. Öyle
geçer zaman gider ve anlayamazsın bile ne olup bittiğini bazen....
Çok garip gelecek belki ama son zamanlarda
canımı yakan ve beni aynı zamanda insan üstü bir mutluluğa sevk eden şey de bu.
Bu ikisini nasıl tadıyorsun aynı zamanda dersen de, eh geleceğiz oraya da
boşuna blog açmadık değil mi?
O tanıdık ses...
Ah sanırım epey bir süre ve birden fazla
kez şapşal şapşal bakmama sebep olan o ses...Sanırım sadece sesle kalsa kendimi
rahatlatacak bir şey bulurum; ne bileyim meditasyon falan yaparım, yaparım yani
bir şeyler işte... Ama yok hayır bana yaşattığı duygu dahil o kadar birbirine
benzer ki... Hani kaybettiğin şeylerin değerini sonradan anlarsın derler ya, bu
çok daha beteri bir durumun başıma yeniden geliyormuşçasına bir hissiyat
tattıran anıdır pür açıklamasıyla.
Hayatına uzun süre önce birisi girer ve
hayatın olur. Çocukluk döneminde tanıdığın o ses artık sana daha derin bir
gözle bakmaya başlar. Kaybetme korkusu ve canını yakmak istememek seni geri
iter...Keşke böyle kalsaydı her şey dersin ama her şey karışmaya başlar. Aşkın
gözü kör olabilir ama inan bana karnı açtır...Temayı kırmızı şarap ve Malt
yaptım bir anda galiba ama evet sanırım güzel gider ah? Ne dersin ey okur?
Nerede kalmıştık? Hah, geri çekilirsin
demiştim. Ben işte geçen iki sene üzerinde keşke böyle kalsaydıyı burada
söylemiştim. Keşke kalsaydı, keşke gitmeseydi, keşke
ölmeseydi...keşke,keşke,KEŞKE! Keşkelerin listesi uzadıkça uzar böyle galiba.
Ne kadar yazık olsa da, ne kadar acı verse de bu dünyadan kurtulmuş olmasına
seviniyorum aslında. O artık daha iyi bir yerde ve bana her zaman dediği gibi,
"Hey sefil! Gözümün içine bak!" diyor birilerine. Peh ne günlerdi..
Aynı duygular..
Sanırım bu kadar çabuk bana bu duyguları
yaşatan birisini daha tanımadım. Tanımaktan da çekiniyordum aslında bana bu
duyguyu yaşatacak insana. Kaybettiğini bulduğunu sanmak gibi bir yanılsama gibi
geldi aslında bana. Ama girdi hayatıma
bir
şekilde, girdi ve beni şapşala çevirdi resmen.
Elbette yaşanmışların bire bir aynısını
yaşamıyorum. Inception çekmiyoruz burada a.... koyayım. Hayat bu nefes
alıyor,yaşıyor, hissediyoruz herkesin yapabileceği ama yapmamayı seçtiği ya da
seçtirildiği gibi.
Olan biten...
Olan biten ne var, ne oluyor, ne olacak
bunu çok merak ediyorum. Olacakları veya olmasını istediklerimi düşünmemeyi
seçtim bu sefer ve sanırım yapacağım en doğru şey de bu olacak hayatımın yeni
beninde. Kaybetmenin yükünü hafifleten o dokunuşu bırakmamak aldığım her
nefesin bir anlamı olduğunu hissettirdi bana.
"
Sonuçta; sevmek ve sevilmek var sadece ve bunun ötesi yok...
29 Ocak 2012 - Birdsong
Joseph Mawle as Jack Firebrace "
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder